3 Mart 2010 Çarşamba

gerçekler

Hayat gerçekten de çok garip. Birinin üzüntüsü başka bir kişinin sevinci olabiliyor.  güzel bir haber aldı bugün hürmet, bebeği olacakmış. Sadıkla ikisi o kadar mutlular ki, güzel bir duygudur herhalde sevdiğin kişiyle senin bir parçan. 9 ay karnında taşıdığın onu içinde hissettiğin, senin canından, senin kanından, onu dünyaya getirecek olan sensin, senin o, ona sen can veriyorsun. Onlar bugün bu kadar mutluyken bazıları içinde hayatın en berbat günüdür belki bugün, belki en sevdiğini kaybetmiştir, belki depremde onun evi yıkılmıştır, belki annesidir dünyadan temelli giden ya da çocuğudur annesini yalnız bırakmak zorunda kalan, annesinin yanından alınan. Aynı gün farkı bedenlerde farklı yüreklerde beklide sadece 2 sokak  ötede işte böyle karmaşık ve zıt duygular, mutluluklar ya da acılar yaşanıyor. Aynı hastanede yeni doğan bir bebeğin  doğumdan sonra ilk ağlayışıyla mutluluktan gözleri dolan annenin sevinci, hastanenin diğer bölümünde soğuk iç ürpertici morgunda en sevdiğinin, canının bedenini teşhis etmek zorunda kalan,  o olduğuna inanmak istemeyen ama o olan annenin acı dolu feryadı. Aynı yerde aynı zamanlarda farklı ve zor duygular. yakıştıramazsın sevdiğine ölümü, kabul etmek istemezsin, reddedersin hayır dersin, o gidemez beni bırakamaz bırakmamalı dersin ama bilirsin ne dersen de gitmiştir giden almışlardır onu yanımızdan. Dünyadan gitme vakti gelmiştir birkere, ne yapsan boşunadır. Ne kadar ağlarsan ağla, isyan et, sitem et, kız, bağır… elden bir şey gelmez boşa bir çabadır bu, sen de çok iyi bilirsin aslında. Şuan ben bunları yazıyorum. Sevdiklerim yanımda, bir oda uzağımdalar ama, belki de şuan annesi için ağlıyordur o tatlı kız çocuğu, ya da tonton dedesi sonsuz uykuya yatmıştır genç delikanlının, eşini kaybetmiştir bekli de birileri ya da oğlunu…  kimbilir bekli de bir baba kızı için ağlıyordur, anneannesi yoğun bakımdadır ya da  birilerinin. belki de arkasından ağlayacak kimsesi yoktur bazılarının. Hayat böyle işte, bir garip.  Bir bebek daha dünyaya geliyor, her şeyden habersiz. En güvenilir yerde şuan, en temiz en saf haliyle hiçbirşey bilmeden, kötülük düşünmeden acı çekmeden…  belki bilse  dünyanın nasıl olduğunu ya da anlatsa ona birileri ya da ben anlatabilsem keşke bekli de hiç çıkmak istemez anne karnından, hep orda olmak ister ya da gelmekten vazgeçer birşekilde. Zor çünkü hayat gerçekten zor. Acılarla baş etmek hiç de kolay değil, anlatılanlar gibi değil çünkü  hayat, masallardaki gibi değil. Sonu hep güzel bitmiyor, her zaman iyiler kazanmıyor, eşitlik olmuyor, kimselere kolay kolay güvenilmiyor. önüne pürüzsüz bir yolun aksine bol çakıl taşlı labirentler çıkıyor çoğu zaman. Zaman geliyor yolunu kaybediyorsun, zaman geliyor keşke hiç bitmese diyorsun. Çok sevdiklerin oluyor ya da hiç sevmediklerin. Hayatına çok severek dahil ettiğin insanlar oluyor ya da hayatından çıkarmak istediğin ya da hayatından değil de hayattan gidenler. Hani keşke benim hayatımdan gitselerdi ama hayatta olsalardı dediklerimizden. İçinden çıkamayacağın zamanlar oluyor bazen, yarın hiç gelmiyor böyle zamanlarda, acı geçmiyor ne yaparsan yap dinmiyor uyusanda geçmiyor. Ve en kötüsü elinden bir şey de gelmiyor. Özlüyor-özleniyorsun, seviyor -seviliyorsun, üzüyor-üzülüyorsun  ağlıyor yada gülüyorsun. Kızıyor sonra hemen affediyorsun. Öyle ya da böyle yaşıyorsun işte. Tüm duyguları yaşayarak tüm ruh hallerine bürünerek, gök kuşağının tüm renklerini hayatına dahil ederek, siyah ve grilerle tanışarak. Deneyerek, iyi yada kötü tecrübelerle,  sağa sola saparak, doğru ve yanlışlarla. Sevdiklerin ve nefret ettiklerinle… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder