14 Mart 2010 Pazar

senin de boğazının düğümlendiği olur mu hiç?


Bazen boğazının düğümlendiği  olur mu hiç? Hani hiçbir şey söyleyemezsin ya bazen. Daha doğrusu bir şeyler söylemek istersin de söyleyemezsin, tıkanırsın. Ne olduğunun farkında olmadan sağa sola döner, bir şeyler anlatmak istersin. Sonra da boğazındaki düğüm seni hiç ummadığın bir anda teslim alır ve suskun, üzgün bir şekilde bir kenara çekilerek sessizce beklersin. Belki de ağlarsın kim bilir? Ağladıkça açıldığını ve rahatladığını; sanki o düğümü göz yaşlarınla yuttuğunu hissedersin. Sonra da doğrulur ve kendine gelmeye çalışırsın. Düşünmeye başlarsın acaba niye böyle oldu?  neden oldu? Düşünürsün, düşünürsün,  düşünürsün… Kendi kendine sebepler bulur ve bir takım sonuçlar üretirsin. Harekete geçmek için fırsat kollarsın ama bir türlü hareket edemez, olduğun yerde kalakalırsın. Bir de duygusal biriysen vay haline... O gece sana zindan olur, zaman bir türlü geçmek bilmez. Yastık başının altında taşlaşır, yorgan seni sıkmaya başlar. Sonra bir de bakarsın ki gün aydınlanmış, sabah oluvermiş. Akşamki sıkıntıdan hiç eser kalmamış. Yeni bir güne başlamanın verdiği huzurla doğrulur ve o anı bir daha hiç yaşamamak üzere yolunu koyulursun. Bir daha o düğümün hiç geri gelmeyeceğini sanarak... yanılırsın oysa ki. Sen sanarsın ki her şey bitti uyanınca, o zor gece geçince sabah olunca her şey düzelmiş sanırsın. Yada inanmak istersin buna, inandırmaya çalışırsın kendini ama nafiledir, bilirsin. Evet belki aydınlıkken gökyüzü, cıvıltılıyken sokaklar ve yanındayken sevdiklerin aklına gelmez o boğazına düğüm olan düşüncelerin görüntülerin yada olayların sahibi. ama gece olduğunda kendinle baş başa kaldığında o karanlığın içinde yine başının üzeri soru balonlarıyla dolar boğazında düğümler ve  beraberinde gözyaşlarınla birlikte. İstemesen de gözyaşları süzülür yanaklarından aşağı. Belki de sürekli ertelediğin, kimselere anlatamadığın gerçeklerin açığa çıkması gereklidir. Anlatabilsen aslında birine yada en azından yüksek sesle itiraf edebilsen kendine rahatlıyacaksın. Evet evet zamanıdır artık. Anlatmalısındır, söylemenin vakti çoktan gelmiştir artık, hatta belki geçiyordur bile. Denersin birilerine anlatmayı, en yakınındakine anlatmayı denersin. Hafif hafif açarsında konuyu ama sonra yine vazgeçersin. Onun bunu dinlemek için doğru kişi olmadığına karar verirsin. Belki de bir yabancıya anlatmalısındır. Öylesi daha kolay çünkü, hiç bilmediğine  daha rahat anlatabilirsin bazı şeyleri. Tanımadığın birinin gözlerinin içine bakmak en yakınındakinden  daha rahattır çoğu zaman. Ama yine bulamamışsındır o kişiyi. Sonunda çağreyi yazmakta, yazdıklarını yüksek sesle okumakta bulursun. Hem yazar, hem hüzünlenir hem ağlarsın…  rahatlamışlığın vermiş olduğu tanımlayamadığın, uzun süredir beklediğin ama daha önce hiç tatmadığın bir his kaplamıştır içini, ferahlık kaplamıştır, rahatsındır. Düğüm çözülmüştür sonunda. O gece o kadar rahat uyumuşsundur ki… kabuslar yerini güzel düşlere teslim etmiştir. Uyku hiç olmadığı kadar tatlı gelmiştir. Soru balonları mutluluk balonlarıyla yer değişmiş, rahat bir uyku ve derinnn bir ohh çekmişsindir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder