30 Temmuz 2014 Çarşamba

bayram.

bayram. kim sevmez ki? özellikle okul zamanları, bayram demek tatil demekti. hele ki salıya denk geldiyse, oo tüm hafta bizim. uyanık çocuklardık biz, her şeyle mutlu olurduk.

Bayram sabahı erkenden kalkılır bizim evde. Evin erkekleri, hatta geniş ailenin erkekleri (çünkü aile apartmanında oturuyoruz biz, hatta apartmanlarında) bayram namazına gider, namaz sonrasında da fırından sıcacık ekmekleri alır gelirler. Bu sırada da muazzam bir kahvaltı hazırlanır evde. Ben 13 yaşıma kadar bayram kahvaltıları büyükbabamın evinde yapardık (üst katımızda, babamın babasına büyükbaba deriz biz. Annemin babasına dede, dedemi hiç tanımıyorum, ben 1 yaşındayken ölmüş o) Erkekler sıcacık ekmeklerle geldiğinde ailece kahvaltıya oturulur, bol kahkahalı, oldukça kalabalık en güzel bayram kahvaltısıdır. Sonrasında aile büyüklerinin elleri öpülür, harçlıklar alınır, tüm mahalle bayramlaşılırdı. Sıra 2. bölümde Baba tarafı bitti, haydi anneanneye. Annemler 8 kardeş, babamlar 5. bir sürü teyze-hala-dayı-amca, kuzen.. çok kalabalık bir aileyiz biz. Anneannemin evinde tüm teyzemler ve dayımlar toplanır tam bir bayram ritüeli yaşanırdı. Anneanneye şımarmalar, birbirinden lezetti yemekler.. tam bir bayram havası, eski bayramlar diye anlatır ya büyükler, işte biz hep onu yaşadık, yaşardık..


13 yaşımdan sonra büyükbabam ve babaannem olmadı. yoklar. kahvaltılarımız daha çekirdek aile, daha yapay. biraz daha büyüdüğümde anneannem de gitti. 

onlar gidince ailemizin aslında o kadar da büyük olmadığını anladım. 3 kişinin yokluğunun ailemin yokluğu olduğunu gördüm. bu bayram mesela, babam ve reşat yine namaza gittiler, sonra kahvaltı. sonrası hiç. 

elini öpecek büyükbaban, anneannen, babaannen olmadığında bayram biraz buruk geçiyor. kelime anlamıyla uyuşmuyor. onların ellerini öpüp, doya doya sarılmak varken mezarlarını ziyaret ediyorum, çok özlüyorum. seslerini özlüyorum, yanaklarını özlüyorum, bana sarılmalarını özlüyorum, kızım demesini özlüyorum, büyükbabama gazete okumayı özlüyorum, onunla haber kanallarını izlemeyi özlüyorum, beni kızdırışını, bana bakışını.. bir kerecik onları görebilmek için nelerden vazgeçerim biliyor musun? 

kendimle hep kavga ederim ben. en çok kendime kızarım şu hayatta. şuan iç ses yine bağırıyor bana; o kadar anne babası hatta kimsesi olmayan insan varken, senin bu yaptığın biraz şımarıklık mı acaba diyor. onlara da çok üzülüyorum, keşke elimden bir şey gelse hatta diyorum, ama olmuyor işte, gelmiyor.

yani uzun lafın kısası bayramları seviyorum ama bayadır çok eksik bayramlar. eksik oluşunu sevmiyorum. tam olamayacağının farkındayım ama, işte böyle oluyor bu zamanlarda.

eğer şuan beni görüyorlarsa, duyuyorlarsa ya da ne biliyim en kötü hissediyorlarsa, ben onları çok seviyorum, çok özlüyorum..

hep tam olsun bayramlar.
sana da iyi bayramlar.

20 Temmuz 2014 Pazar

yazamamaca.

20 temmuz. pazartesiye 1 gün, hayatımızı karartan 2 yıl önce o güne 4 gün var.
21'i rutin kontrol. 24'ü 2 yıl önce kahkahayla hastaneye girip sonrasında İngiltere'ye gidecek o kızın tüm sisteminin çöktüğü gün.

sadece güzel olsun istiyorum sonrası, sağlık olsun..

çok uzun zamandır hiç yazmadım, yazdım-sildim. bilmesin istedim kimse sanırım.

birine çok kırgınım, kızgın değil, kırgın. sanırım biliyor kendini, bilmese de dert değil açıkçası.

bu aralar bir şeyden çok korkuyorum. yani olabilitesinden. kimseye de anlatamadım, iç sesle bile kavgalıyız bu konu yüzünden. ne zaman bana açmaya kalksa bu konuyu, başka şeylerle tavlamaya çalışıyorum onu, değişik uğraşlar koyuyorum önüne, sevmese bile bana bulaşmaması için oyalansın istiyorum. böylece iç sesi kandırıp, zihnimin iplerini elime aldığımı düşünüyorum. ne saçma elimi dahi kaldırabilmem için bana komut veren beynimi kandırdığımı düşünüyorum. düşünmedim dediğimde bile düşünüyorum aslında ya, neyse. umarım korkumun üzerine gidebileceğim bir gün gelir ve umarım yersizdir bu korkum.

75 günlük tatilim hala devam ediyor. dile kolay 75 gün. YETMİŞBEŞGÜN. henüz İstanbul dışına çıkmadım, buralarda deniz-arkadaşlar, bol tembellik, oruç vs. geçiyor bir şekilde

uyku denen yaşamsal ihtiyacım resmen lüks oldu benim için. uyuyabilirsem ne ala. 03:46 şuan. gram uyku yok yine. Ezan okunuyor şuan, ara verip dua etmem lazım.

dualarımı da ettim, tamamdır şimdi.

an itibariyle bir mail geldi ve onu cevaplamam lazım şuan. bunu da başka bir zaman anlatacağım zaten. arayı çok uzatmadan yakın zamanda görüşmek üzere..