2 Şubat 2010 Salı

dikişlerim

Küçüktüm o zamanlar, sanırım 95-96 yılı falandı. Sinemlerdeydik, sıcacık bir yaz günü ve bizde evin içinde yakalamaç oynayıp yaramazlıklar yapıyoruz. Bu kadar yaramazlığın sonunda mutlaka birimize bir şey oluyor tabi. Salonun kapısındaki cam bileğimi öyle bir kesiyor ki. Annem çıldırmıştı korkudan, hemen hastaneye koşuyoruz tabi.  Az kalsın damarım bile kesilebilirmiş yani, durum o kadar ciddiydi. 7 dikiş atılıyo koluma, sargılar, iğneler falan. Tam 2 hafta hergün pansuman için doktora gitmeler, zaten oldum olası ekstra nefret ederim hastanelerden. Canım da acıyor, huysuzluğumda fazlaca üzerimde pansuman saatlerinde. Kabus gibi 2 haftaydı, sonrasında dikişler falan alındı. O kadar şaşırmıştım ki dikişler alındığında bileğimin o haline, ama çok da sevmiştim. İlginçtir ama çok hoşuma gitmişti dikiş izlerim, hala da çok severim sol bileğimdeki 3 ayrı dikiş izimi. Tüm arkadaşlarıma gösterirdim büyük bir gurur ve mutlulukla. Sanırım farklı olmak hoşuma gitmişti.  Gözüme öyle güzel gözüküyorlardı ki, ama hala öyle çok seviyorum dikişlerimi. Benim için yara izi ya da deformasyon falan değiller kesinlikle, hatta iyi ki varlar. Benim bi parçam o, mutluyum dikişlerimle. Seviyorum sizi dikişciklerimm =))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder