20 Ocak 2010 Çarşamba

Yine yazasım geldi...

Bu aralar hep yazasım var... olan her şeyi, yaşadığım her anı, üzüntümü,
sevincimi, şaşkınlıklarımı, hayal kırıklıklarmı... kısacası her şeyi yazabilesi bi moddayım şu sıralar. Yazmaya bi başlayınca saatler, sayfalar dolusu yazıyorum. engel olamıyorum kendime, böyle rahatlıyorum sanırım.
Geçen gün yine sinirlendim, yine kızdırdılar beni, yine üzdüler. Aldım elime kağıdı kalemi, kızdığım her şeyi her şeyi yazdım, resmen öfkemi, sinirimi kağıda kustum (mecazi anlamda tabi kii).  Sonra da binbir parçaya ayırdım o kağıdı, parçaladım  parçaladım  parçaladım...
Öyle bi rahatladım kii ama, iyi hissettim kendimi  bütün öfkem geçti sanki, bi nebze de olsa rahatlattım kendimi. Böyle durumlarda hemen yardımıma koşar kağıt-kalem  işimi kolaylaştırır, sakinleştirir, yatıştırır beni...
Güzel şeyler yaşayınca yazmak daha bir başka güzel oluyor tabi,  tüm mutluluklarımı o an ki heyecanımı sevincimi duygularımı yatıştırmadan,
sindirmeden yazınca çok daha gerçekçi oluyor, daha bi ben gibi oluyor. Zaman zaman bu güzel anıları okumak ise o kadar keyifli ki... özellikle de kendini mutsuz, değersiz, önemsiz hissettiğin anlarda.... Vay be diyorsun, ben ne güzel şeyler yaşamışım, ne kadar sevinmişim, ne çok sevmiş ne çok sevilmişim...ve daha birsürü güzel şeyler...
İşte bu yüzden seviyorum yazmayı; beni mutlu ettiği için, sonrasında okuduğumda yüzümde tatlı bir tebessüm bıraktığı için seviyorum.
Sinirlendiğimde beni yatıştırdığı, her zaman elimin altında olduğu için, benim en iyi kurtarıcım olduğu, beni hep dinlediği, hiç soru sormadığı, kimseye anlatamadıklarımı ona çok rahat yazabildiğim için, beni hiç yalnız bırakmadığı için, en iyi sırdaşım olduğu, kimsenin bilmediklerini bildiği için seviyorum yazmayı...
Keşke hayatta tıpkı böyle yazmak gibi olsa, her yanlış yazılışında buruşturup atılsa.. bir kağıt misali gibi. Üzerinde gözyaşı bulundurmayan yeni bir yaprak alabilseydik yerine ve yeniden yazmaya başlayabilseydik keşke..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder