28 Ocak 2010 Perşembe

Bitişler... Başlangıçlar...





Sevmiyorum yeni başlangıçları, oldum olası da sevmem.  her yeni başlangıç bir bitişin ardından gelir ya çünkü, belki de bitişleri sevmediğimdendir başlangıçlara olan nefretliğim, negatifliğim.  ya da hayatımda ki her yeni başlangıcın kısa sürüp uzun süren üzüntülere yol açmasından ötürüdür. Küçüklükten beri bu böyle tatil bitişlerinden, okul bitişlerinden, sevdiğim insanların evlerine gidişlerinden, İzmit'ten İstanbul'a dönüşümden, elimdeki dondurmanın bitişinden, yakalamaç oyunumun bitişinden ya da sevdiğim çizgi film bitşlerindn falan hep eksta nefret ederdim. Annem çok gülerdi bu halime. Sanki elimdeki dondurmam hiç bitmese ben saatlerce onu yiyebileceğim, tv.deki çizgi film bitmese günlerce izleyebileceğim ya da bahçede oynadığımız fatih’i hiç yakalayamadığım yakalamaç oyununu günlerce sürdürebileceğim falan. Dedimn ya manyaklık boyutundaydı bendeki bu bitişlere takıntı, gerçi hala da öyleyim; okuduğum kitap bitince, radyoda dinlediğim şarkı bitince, sinemada ki film bitince, en sevdiğim dizi sezon arasına girince, sevdiğim insanlar başka yerlere gidinceee. tahammül edemiyorum kii. napiyim ama sevmiyorum düzenimin bozulmasını sürekli yeni insanlar tanımak zorunda kalmayı istemiyorum yani.  tamam sonuçta kim ister hayatında güzel giden bişiyler bitsin, düzeni değişsin, yani manyak falan değilse istemez tabi ki ama ben bu aralar bu konuya biraz fazla takığım.  şu sıralar öyle çok kişi çıktı gitti ki hayatımdan, sürekli yeni birilerini hayatıma dahil etmek tanımak kendimi onlara anlatmak zorunda kaldım. İstemiyorum işte bunu istemiyorum gerekirse hayatımın sonuna kadar aynı ortamda aynı arkadaşlarla aynı kişiyle yaşayayim ama öyle zırt-pırt düzenim etrafımdaki insanlar değişmesin tahammül edemiyorum işte. Şuan en yakın zamanda Merve gitti birde, her gün okulda gördüğüm, köşe bucak dedikodu yaptığımız, onu-bunu çekiştirdiğimiz Merve gitti, şimdi yerine yeni biri gelicek. zaten merveye de daha yeni alışmıştım, işin yoksa şimdi birde yeni gelen alış falan. sevmediğim şeyler bunlar. takıntılıyım işte napiyimmm, kabul etmek zorundamıyım kı hemen herşeyii??değilimmm. Mesela şimdi aklıma geçen yıl geldi, yine çıldırmak üzereyim o zamanları istiyorummm. her akşam Necmiye, Mehmet, Damla, Eren, Tolga, Cem, ben sürekli gezdiğimiz zamanları, hiçbir anımızın ayrı geçmediği zamanları..gece yarılarına kadar beraber olduğumuz anlarıı.. o günlerin resmlerine baktıkça sadece derin bi offf çekebiliyorum elimden başka bir şey gelmiyor kii, o grubu tekrar bir araya toplasam da hiçbişiy eskısi gibi olmuycak çünküü.  Necmiye ve Damla konuşmuyorlar sonra Eren ve Damla ayrıldı hemde geçen hafta buna da çok üzüldüm.  yani bu grubu bı araya toplamakta eskisi gibi tat vermiycek kii artık, bunu gibi nice örnek varr eskiden yaşadıklarınla–hatırladıklarınla çok güzel olan ama şuan birdaha asla yaşayamayacak olduğumuz, sadece hayalinin güzel geldiği  düşüncede güzel olan anılar. bir daha asla hayatımızda olamayacak olan insanlar, bitişini kötü yaşadığın insanlar falan. Aslında şöyle bi düşündümde eğer yaşadığım bu bitişler olmasaydı o kadar giden insan hala benim hayatımda olsaydı çok da güzel olmazdı sanki. yani verdiğim kararlar doğrultusunda yaptığım tercihler sonucunda ve karşılaştığım kişileride baz alırsak memnunum esasında şu anki durumumdan.  sanırım ben gideni değilde o bitiş anını yaşamayı sevmiyorum, çıldırma noktam oluyo benim, o siniri yaşamayı sevmiyorum,üzülüyorum, üzüyorum kendimi…Ama bu kez söz veriyorum kendime.. hiç kimseyi üzmeyeceğime, beni üzen kimse için üzülmeyeceğime (en azından deneyeceğim) zamanı geldiğinde yeni ve güzel bir başlangıç yapıp, mümkünse bitişini yaşamamaya! en azından ben isteyene kadar.. ve hep gülümseyeceğime. tek istediğim bu aslında bitişini yaşamayacağım güzel başlangıçlar, gerekirse aynı yerde, aynı arkadaşlarla ve aynı kişiyle ama devamlılıkla. Güzel ve devamlılığı olan başlangıçlar için..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder