12 Haziran 2010 Cumartesi

bu gün 'en' günüm

günlerdir uykuya hasret oluşumdan ve gece de sabaha karşı uyuyabilişimden kaynaklıdır ki pek bi suratsız kalktım yataktan. hem de çalan telefondan ötürü. ısrarla çalıyor, ısrarla açmıyorum. yok ama karşı taraftaki kafasına koymuş bir kere; beni uyandıracak. gayet sinirli bir şekilde telefonu açıyorum ama karşı tarafın 'aybikem' deyişinden sonra istem dışı gülümsemeye başladım. Alkandı arayan Alkannnnnnnnnnnnnnn. Allahımm nasıl özlemişim onu. suratsızlığım yerini birden muhteşem bir tebessüme bırakıyor bu sırada. Annem şaşkınlıkla suratıma bakıyor; ben sevinçten adeta yerimde duramıyorum. 1 saat sonra Alkan ve Özgür bize geliyor. bahçede sıcacık güneşle beraber mis gibi bir kahvaltı yapıyoruz. tam 1 yıldır görmemişim Alkanı. özlemim öyle böyle değil. kahvaltımızın sonuna doğru Damla da katılıyor aramıza. yolda başına gelen komik talihsizlikten ötürü biraz rötarlı gelebiliyor ama olsun sonunda yanımıza. konuşacak çok şey birikmiş. neler neler. alakalı alakasız her şeyden bahsediyoruz. özlemişiz yahu. söz veriyoruz bir daha arayı asla bu kadar açmamaya. necoya da kızgınız tabi azcık, gelmedi çünkü. bunu ayrıca konuşcaz zaten, öyle kestirip atamazsınız hanımefendi.

insanın uzun bir süre yediğin içtiğin ayrı gitmeyen, sabahtan akşama beraber olduğun insanlarla çeşitli nedenlerden dolayı görüşememesi üzücü oluyor. hele ki bunlar çok sevdiğin kişiler olursa. o dengeyi iyi kurmak gerekiyor, herkese vakit ayırabilmek falan. bunu bu gün bir kez daha anladım. ve bu dengeyi tutturacağım, tutturacağız. bol bol eskilerden konuştuk, eskiyi özledik. ovid i özledik. tenis oynamayı, sabahın 7sinde bahçede kahvaltı yapmayı özledik, saçmalıklarımızı, birlik beraberliğimizi özledik. zaten insan yeter ki özlemek istesin. her şeyi özlüyebiliyor o zaman. bizzat kendimden biliyorum. bir şeyleri hatırlamak bile özlemektir aslında.

uzun zaman sonra geçirdiğim en güzel cumartesi sabahıydı, en güzel kahvaltı, en tatlı sohbet, en özlediklerimdi, en sevdiklerimdi yanımda. bu gün benim 'en' günüm. en uykusuz, en suratsız ve en isteksiz açtığım telefonumun en mutlu, en huzurlu ve en heyecanlı kapanışıyla son bulan.

en çok da Alkan'a teşekkür ediyorum.

2 yorum: