8 Mayıs 2012 Salı

aybikem ve istekleri!

ileride ne istiyorum diye bir düşündüm de.

evlenmeyi isteyip istemediğime bir türlü karar veremiyorum bir kere. evlilik zor. mutlu etmek değil de, güvenebilmek. birini mutlu etmek dünyanın en kolay işi, hala nasıl beni mutlu edemiyor insanlar anlamış değilim. ama benim en iyi yapabildiğim eylemlerden biri. çok net. şanslıysan, yaşamışsındır bu duyguyu. bilirsin. ya da hala şansın vardır yaşamak için. bu da sana kalmış birazcık.
işte zor olan güven. güvenebilmek. koşulsuz.tereddüt etmeden. aklında "soru işaretleri" kalbinde "ama"lar olmadan. güven yumağı kollarda olduğunu bilerek.

her neyse bunu neden yazdım hiç bilmiyorum. bunları düşünmek için daha çoook erken. 24 yaşındayım daha. ne evliliği. annemin küçük kızıyım (yersen) ben daha. 5 yıl sonra konuşuruz bu konuları ;)

sonra bir diğer konu da benim bu işi uzuuun yıllar yapamayacağım. ama gerçek olan da sürekli çalışacak olacağım. inan evde oturmak hiç bana göre değil. oturup tüketen değil de, üretip tüketen fikrini destekleyenlerdenim ben. ama anaokulu hiç kolay iş değil. tamam hiçbir iş kolay değil ama bu hiç değil. her gün 23 hiç susmayan çocuk. bir düşünün bakalım. hadi kapat gözünü, hayal et bi. ee nasılmış? zor zor!

bu gün okulda birden aklıma geldi. kostüm tasarlayacağım ve bununla ilgili bir butik açacağım ben. Necmiye'de bana yardım edecek. ee okulunu okudu yani. iş bilen de var hani. maddi-manevi rahat iş. yapacağım.

sonra bir diğer hayalim de, ya bir butik otel işletmek (Ege'de, yaş biraz daha büyüyünce en azından oğlum olup biraz büyüyünce) ya da minicik tatlı bir cafe, içinde birbirinden lezzetli muffinlerin, aromalı kahvelerin olduğu mimicik, sıcacık bir cafe. 

çok ütopik şeyler değil, yani insanların onca saçma ve olabilitesi olmayan isteklerinin yanı sıra, 3 yaşındaki çocuğun annesinden istediği şeker kadar saf ve yapılabilitesi olabilecek istekler bunlar.

devam ediyorum.

ileride bahçeli ya da mutlaka denizi görebileceğim bir evim olsun istiyorum. öyle kocaman, görkemli yapıtlar değil, minik-sevimli bir ev istediğim.

pembe bir vespam olsun bir de, şu eski türk filmlerindeki spor arabalardan biri de benim olsa hiç fena olmaz ya :) onu kiralayabilirim de, sorun değil o yüzden.

sonra tenis hep olsun hayatımda. şuan hayatımda olmayan, belki şuan yanında sevgilisiyle çeşitli haltlar yiyen ama ileride benim olacak olan henüz tanışamadığım sevgili kocacım da lütfen tenis sevsin o yüzden. ben onu hep yeneyim falan.

ara sıra at binmeye de gidelim. ben çok seviyorum ya. atları sevmeyen insanları da hiç anlayamıyorum. at sevilmez mi yahu. Poyraz'ı özledim zaten. 25'inde sevmeye gideceğim onu, en sevdiği elmaları da getireceğim yine. o da beni özledi.

fırsat buldukça yeni yerler görelim. Amerika'yı görmeyi çok istiyorum ama 13 saat havada kalma fikrine hiç alışamıyorum. ama yanımda o olursa gidebilirim. ben ona çok güvenicem ya. 

Benim için Steve Jobs'un mezarının yerini öğrensin bir de. o hep hayatımda olucak çünkü. ve ben oraya gideceğim. beraber gideceğiz. ben yok, biz varız. pardon :)

Konserlere gidelim, beraber tepinelim, bağıralım, çağıralım. biz çok eğlenelim. biz çok gülelim. 

en güzel oyunlara biletler alalım, vizyona giren hiçbir filmi kaçırmayalım. 

bana beyaz laleler alsın bir de papatyalar. 

ben yemek yapmayı bilmem, ama onun en sevdiği yemekleri yapmayı öğrenebilirim. onun için denerim :)

rakı sofrasında da beraber olalım, içemem ama içer gibi yapabilirim. 

gömlek ütülemekten nefret ederim, ama senin gömleğini ütülerim. bunun ne demek olduğunu biliyor musun sen? :)


aslında beni mutlu etmek çok kolay.
aslında herkesi mutlu etmek çok kolay.
aslında herkesin bir kullanma kılavuzu var.
yeter ki onu doğru okuyalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder