Onları izleme fırsatı bulabildiğim için ciddi şanslıyım ben. Ya da Burak arkadaşım olduğu için falan. Sanırım ilk 2007 de izleme fırsatı bulmuştum onları, hayran kalmıştım hepsine. “Tiyatro Boğaziçi”
Geçen yıl her ne kadar istesem de hiç fırsatım olmadı gidip izlemeye.
Moliere’i ilk Boğaziçinde izlemiştim, Shakspeare’i de Afife Jale de sanırım. Moliere bizim okulda da oynadı sonra, 2. kez sıkılmadan izledim. Hatta 3.’yü bile izleyebilirim. Abartı değil, o kadar iyiler. Çok çok iyiler.
Azıcık oyunlardan da bahsedeyim.
Biz okuldaki oyun sonunda tatlı oyuncularla da tanıştık, hepsi birbirinden güzel, ve iyi niyetli insanlar. Gözlerinin içi gülüyor hepsinin. Ben çok sevdim onları, sanki hepsi çok uzun yıllardır tanıdığım insanlar gibi, çok samimiler, çok doğallar. Çok ben gibiler, biz gibiler. Ama bi gerçek var ki; hepsi bizden çok çok yetenekliler. Haklarını yememek lazım.
Lafın kısası herkesin mutlaka izlemesi gereken oyunlar “ Moliere Efendi” ve “Selam Sana Shakspeare” ve hatta Tiyatro Boğaziçinin tüm oyunlarını izlemeli herkes, takip etmeli. Bilmeli herkes bu yetenekleri, tanışmalı mutlaka.
Ciddi anlamda çok yetenekli olanlar var aralarında ve bu yetenekler kaybolup gitmemeli. Etrafta başarıyı o kadar hak etmeyen insanlar alkışlanırken, bu kadar hak edenler gümbürtüye gitmemeli. Bir şekilde fark edilmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder