6 Mart 2013 Çarşamba

defter

bazen çok dağınık oluyorum, ama dağınıklığım içinde her şey yerli yerinde. ulaşmak istediğim her şey elimi uzattığım yerde. masaüstünü görmeniz lazım, dosya içinde dosya, word belgeleri, pdfler vs vs. Uzun lafın kısası, güzel bir temizlik farz oldu. 2011 yazının fotoğraflarına rastladım bu temizlik esnasında. Sonra da çok kızdım kendime.
Barcelona'da biriyle tanışmıştık, japon tatlı bi' amca, uzun uzun anlatmıştı, aonra resmimizi çizmek istemişti, çizmişti falan.
Ajandası vardı elinde, 67 gündür yolculuktaydı, -ki baya daha devam da edecekti. Gittiği her yerin resmini çizmiş, küçük anektodlar tutmuş, minik bir hatıra iliştirmiş yanına; metro bileti, müze bileti, otel faturası, yemek fişi gibi.
üzerinden yıllar da geçse o defteri her açışında o günü tekrar yaşayabilecek, hissedebilecek, hafızasına küçük jestler yapmış, o günü unutturmayacak, çok belli.
istanbul'a da gelmiş bu gezi sırasında, Konya'ya, İzmir'e.. sadece gezmemiş, hissetmiş, yaşamış oraları, bize öyle bir anlattı ki İstanbul'u tekrar aşık oldum şehrime, teşekkür ettim Allah'a, beni İstanbul'da doğma lüksüne laik gördüğü için..
İşte sonra (yani üzerinden 1,5 yıl geçtikten sonra) kızdım kendime. Neden böyle bir şey benim aklıma gelmedi? neden bende bir gezi defteri tutmadım, neden tanıştığım insanların isimlerini o defterime not etmedim; şimdi o japon amcanın bile ismini hatırlayamıyorum!
hafızama güvenirim, yanıltmadı şu ana kadar (isimler dışında) ama keşke şu defter olayını ben de akıl edebilseymişim. Bugün ki aybikem hatırlar, ama 10 yıl sonraki aybikem? 40 yıl sonraki aybikem?
Hem ben böyle bir şeyi yapabilseydim çocuklarım-torunlarım için çok güzel olmaz mıydı? (çocuk? torun? ben ne diyorum:) )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder